DEVAM: 2. Namaz
Vakitleri
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ دَاوُدَ
حَدَّثَنَا
بَدْرُ بْنُ
عُثْمَانَ
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
مُوسَى عَنْ
أَبِي مُوسَى
أَنَّ سَائِلًا
سَأَلَ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَلَمْ
يَرُدَّ
عَلَيْهِ
شَيْئًا
حَتَّى
أَمَرَ
بِلَالًا
فَأَقَامَ
الْفَجْرَ
حِينَ
انْشَقَّ
الْفَجْرُ
فَصَلَّى
حِينَ كَانَ
الرَّجُلُ
لَا يَعْرِفُ
وَجْهَ
صَاحِبِهِ
أَوْ أَنَّ
الرَّجُلَ
لَا يَعْرِفُ
مَنْ إِلَى
جَنْبِهِ
ثُمَّ أَمَرَ
بِلَالًا
فَأَقَامَ
الظُّهْرَ
حِينَ
زَالَتْ
الشَّمْسُ
حَتَّى قَالَ
الْقَائِلُ
انْتَصَفَ
النَّهَارُ
وَهُوَ
أَعْلَمُ
ثُمَّ أَمَرَ
بِلَالًا فَأَقَامَ
الْعَصْرَ
وَالشَّمْسُ
بَيْضَاءُ
مُرْتَفِعَةٌ
وَأَمَرَ
بِلَالًا
فَأَقَامَ
الْمَغْرِبَ
حِينَ
غَابَتْ
الشَّمْسُ
وَأَمَرَ
بِلَالًا فَأَقَامَ
الْعِشَاءَ
حِينَ غَابَ
الشَّفَقُ
فَلَمَّا
كَانَ مِنْ
الْغَدِ
صَلَّى الْفَجْرَ
وَانْصَرَفَ
فَقُلْنَا
أَطَلَعَتْ
الشَّمْسُ
فَأَقَامَ
الظُّهْرَ
فِي وَقْتِ
الْعَصْرِ
الَّذِي
كَانَ
قَبْلَهُ وَصَلَّى
الْعَصْرَ وَقَدْ
اصْفَرَّتْ
الشَّمْسُ
أَوْ قَالَ
أَمْسَى
وَصَلَّى
الْمَغْرِبَ
قَبْلَ أَنْ
يَغِيبَ
الشَّفَقُ
وَصَلَّى
الْعِشَاءَ
إِلَى ثُلُثِ
اللَّيْلِ
ثُمَّ قَالَ
أَيْنَ السَّائِلُ
عَنْ وَقْتِ
الصَّلَاةِ
الْوَقْتُ
فِيمَا
بَيْنَ
هَذَيْنِ قَالَ
أَبُو دَاوُد
رَوَى سُلَيْمَانُ
بْنُ مُوسَى
عَنْ عَطَاءٍ
عَنْ جَابِرٍ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي
الْمَغْرِبِ
بِنَحْوِ هَذَا
قَالَ ثُمَّ
صَلَّى
الْعِشَاءَ
قَالَ بَعْضُهُمْ
إِلَى ثُلُثِ
اللَّيْلِ
وَقَالَ
بَعْضُهُمْ
إِلَى
شَطْرِهِ
وَكَذَلِكَ رَوَى
ابْنُ بُرَيْدَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Ebu Bekr b. Ebi Musa'dan
rivayet edilmiştir ki; Bir adam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
(namaz vakitlerini) sordu. Fakat Efendimiz hiç bir cevap vermedi. Bilal'e (ezan
okumasını) emretti, O da fecir doğduğu zaman (ezan okudu ve) kamet etti.
Efendimiz (sabahı) bir kimse (yanındaki) arkadaşının yüzünü tanıyamadığı veya
bir kimse yanındakinin kim olduğunu tanıyamadığı bir zamanda (alaca karanlıkta)
kıldı. Sonra Bilal'e emretti o da öğle namazına güneş batıya eğildiği zaman
kamet getirdi. Öyle ki cemaatten (en bilgili olan) biri: "Gündüz yarı
oldu" demişti. Sonra Bilal'e yine emretti o da güneş bembeyaz ve yüksekte
iken ikindiye ikamet etti. Akşam namazı için de güneş battığı zaman ikamet
ettirdi. Şafak kaybolduğunda Bilal'e emretti, o da yatsı için kamet etti.
Ertesi günü, sabah
namazını kıldı ve çıktı. (O kadar geciktirmişti ki) biz "güneş doğdu mu
ne?" dedik. Öğleyi bir evvelki günün ikindi vaktinde, ikindiyi güneş
sararmış bir halde iken -veya akşam
olunca- akşamı şafak kaybolmadan biraz önce, yatsıyı da gecenin ilk üçte
birinde kıldı ve: Namaz vakitlerini soran nerede? Vakit işte bu ikisinin
arasındadır" buyurdu.
Ebu Davud dedi ki:
Süleyman b. Musa Ata'dan, Ata Cabir'den o da Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den akşam namazı vaktini yukarıdaki rivayette olduğu gibi rivayet etti.
Cabir (devamla): "Resulullah sonra yatsıyı kıldı, sahabilerden bazısı onu
gecenin üçte birinde bazısı da yarısında kıldığını söyledi."
İbni Büreyde de babası
vasıtasıyla Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynı şekilde rivayet
etti.
Diğer tahric: (Bk.)
Buhari, mevakit: Müslim, mesacid; İbn Mace, salat; Tirmizî, mevakit; Nesai,
mevakit; Muvatta; vakt; Ahmed b. Hanbel, IV, 416-.V, 349.
AÇIKLAMA: Ashab-ı Kiramdan birisi Resuluilah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e namaz vakitlerini sormuş, Efendimiz ise, sözle cevap
vermemiş, soruyu fiilen bizzat tatbik ederek cevaplandırmıştır. Bu hareketi Hz.
Peygamberin sorulan soruyu cevapsız bıraktığı anlamına gelmez. Çünkü
Efendimizin sorulan her soruya mutlaka cevap verdiği inkarı imkansız
gerçeklerdendir. Nitekim hadisin
Müslim'deki bir rivayetinde Efendimizin soru soran zata: "Bizimle beraber
namazda hazır bulun"
Tirmizi'dekinde de; "Bizimle beraber dur inşallah" buyurması,
Resulullah (s.a.v.)'in maksadının soruyu cevapsız bırakmak değil, fiilen tatbik
ederek cevaplandırmak olduğunu gösterir. Bir şeyin açıklanmasını ihtiyaç
vaktine kadar geciktirmeyi caiz görenler Efendimizin bu hareketini esas
almışlardır.
Bu
hadis de öteki hadislerde olduğu gibi namazların ilk ve son vakitlerini beyan
etmektedir. Bu vakitler hakkında mezheplerin görüşleri ve hangi namazın hangi
vakitte kılınmasının daha efdal olduğu 393. hadisin açıklamasında verilmiştir.